Obezite Cerrahisi

Karın boşluğu ve cild altı ilk sırada olmak üzere, vücutta aşırı yağ birikimi ile karakterize bir sağlık sorunudur. Obezitenin derecesi “Vücut Kitle İndeksi”, “Göbek çevresi” “Kalça / Boy oranı” gibi çeşitli ölçütlerle değerlendirilebilir. Bunlar içerisinde en yaygın olarak kullanılacak olan Vücut Kitle İndeksi (VKİ), kişi ağırlığının (Kg) boy ölçüsünün (m) karesine bölünmesi ile hesap edilir. (Vücut Kitle İndeksi hesaplamak için tıklayınız)

Vücut Kitle İndeksi 30 – 40 arasında olan kişiler “Obez”, 40 ve üstünde olan kişiler “Morbid Obez” olarak nitelendirilirler. Morbid Obezite, hipertansiyon, diyabet, kalp – damar hastalıkları, uyku apnesi, endokrin bozukluklar, iskelet sistemi problemleri ve psikiatrik durumlara sebep olabilen ve tedavi yaklaşımlarına ihtiyaç duyulan ciddi bir hastalık olarak nitelendirilir. Bu yüzden obezite, tehlikeli limitlere ulaşmadan önlenilmesi gerekli olan bir sorundur.

Son birkaç on – senede, dünyanın gelişmiş pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de morbid obez hasta sayısında önemli artışlar gözlenmiş olup, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu durumu “Asrın Salgını” olarak ilan etmiştir.

Obezite tedavisinde pek çok tıp branşının multidisipliner yaklaşımı gerekir. Böyle bir yaklaşım yanında Diyet ve yaşam biçimi düzenlemeleri ile hastalar belli oranda kilogram verebilmektedirler. Ancak kilogram verememe ya da kısa bir süre içinde yeniden kilogram alımı sık rastlanılan bir durumdur. Böyle hastalarda cerrahi seçeneği gündeme gelmektedir.

Obezite Cerrahisi Nedir?
Vücut Kitle İndeksi 40 ya da üstünde olan kişiler ya da Vücut Kitle İndeksi 35 – 40 arasında olmakla beraber obeziteye bağlı yandaş hastalıkları bulunan hastalara cerrahi tedavi uygulanabilmektedir. Ülkemizde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Vücut Kitle İndeksi değeri 40’ın üstünde olan hastalara cerrahi tedavi onayı vermektedir. Kurumuzda da obezite cerrahisi SGK anlaşmalı olarak gerçekleştirilmektedir.

Obezite Cerrahisi Çeşitleri Nelerdir?
Cerrahi yöntemler mantıksal olarak “Gıda alımını kısıtlayıcı”, “Besin emilimini azaltıcı” ya da bunların birleşimi biçiminde bir sonucu amaçlamaktadır.

Burada başarılı olan ve yaygın uygulanmakta olan 3 cerrahi yöntemden söz edilecektir:

Ayarlanabilir Mide Bandı ( Lapband ) : Halk arasında mide kelepçesi olarak da bilinir. Laparoskopik bir operasyonla midenin etrafına silikondan bir band yerleştirilmesi işlemidir. Bu aparat, cildaltına yerleştirilmiş bir hazne yolu ile sıvı enjekte edilerek şişirildiğinde mideyi kum saati biçiminde sıkıştırmakta ve gıda alımını sınırlamaktadır. Hastanın durumuna göre sıkılık ayarlanabilmektedir. Başarılı olguların yanında, yabancı cisim etkisiyle mide dokusunun rahatsız olmasına bağlı komplikasyonlar da gözlenebilmektedir.

Tüp Mide (Sleeve Gastrektomi): Laparoskopik bir operasyonla, midenin yemek borusu ve barsakla sürekliliğini sağlayacak tüp biçiminde bir parçası korunarak, mide gövdesinin büyük bölümünün çıkarılması işlemidir. Midenin kapasitesinden ve iştahı yöneten hormon salınımından sorumlu bölümleri çıkarılmış olduğundan gıda alımı sınırlanmaktadır. Normal barsak yolu korunduğu için daha fizyolojik bir yöntem olup, besin emilim bozukluğuna bağlı komplikasyonlar oluşmamaktadır. 1 – 2 senede verilmesi gerekli olan kilogramnun %70 – 80’i verilebilmektedir.

Mide-Barsak Bypass yöntemi ( Gastrik Bypass ): Laparoskopi tekniği ile yapılabilen bu işlemlerin birkaç tipi vardır. Prensip olarak midenin yukarı bölümünde küçük bir cep oluşturularak gıda alımının sınırlandırılmasına ilaveten, bu bölüm ile ince barsak arasında bir ağızlaştırma yapılmak sureti ile barsağın bir kısmı devre dışı bırakılmakta ve besin emilimi de azaltılmaktadır. Mini Gastrik Bypass, Bilio Pankreatik Diversion gibi modifikasyonları da bulunur. Bu ameliyatların kilogram verdirme başarısı tüp mide operasyonundan bir miktar daha yüksek olsa da, yararlı besin öğelerinin emilme bozukluğuna bağlı şekilde eksiklik tabloları ortaya çıkabilmekte ve hastalara ara sıra vitamin-mineral takviyeleri gerekebilmektedir.

Son iki cerrahi yöntem son senelerde tüm dünyada obezite tedavisinde giderek çoğalan bir sayıda ve yüksek başarı ile uygulanmaktadır. Ancak bu operasyonlar tecrübeli cerrahi ekip gerektiren oldukça zor işlemler olup % 5’ e varan oranda komplikasyon riski söz konusudur. Başarılı operasyonlar ile, obezite tedavisinde hastaların etkin kilogram vermeleri yanında, hipertansiyon ve diabet gibi hastalıkların da düzeldiği gözlendiğinden, obezite kriterlerine uymasa da bu hastalığa sahip kişilerde bu cerrahi yöntemlerin uygulanması da giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durumda Metabolik Cerrahi kavramından bahsedilmektedir.

https://drcemalkara.com/

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın